Detaylar

Ofis havası bugün her zamankinden daha elektrikliydi. Saatler ilerledikçe, sarışın sekreter Kenzie’nin gözleri saatin tik taklarına endekslenmiş gibiydi. Çalışkan bir spor ajanının kişisel asistanı olmak zor işti; sürekli yoğun tempo ve bitmez işlerle dolu bir dünya. Ancak bu öğleden sonra ofiste başka şeyler de fısıldanıyordu. Kenzie’nin patronu yine bir toplantıdaydı ve o, ofisin sessizliğinde yeni gelen Clemson’dan oyuncuyu transfer etme planları üzerine çalışıyordu. Spor camiasında ilk sıra tercihi olması beklenen bu genç yetenek için stratejiler belirlemek, Kenzie’nin görevinin bir parçasıydı ama aklı tamamen patronunda idi. İncelikle belirlenmiş gömlek ve kravat kombinasyonunu, onun kararlı adımlarını düşünmeden edemiyordu. Geçen hafta ofiste bir an olsun gözlerini ondan alamamıştı. Bu duygusal çekim, onu tuvalete gidip kendini tatmin etmek zorunda bırakacak kadar güçlüydü. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, hissettikleri yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir çekicilikle de besleniyordu: patronunun çalışma azmi ve kararlılığı kesinlikle ona çekici geliyordu. Patronun odasına doğru son bakışını attığında, dalgın dalgın “Hala iş başındayım,” diye mırıldandı kendi kendine. Herkes evine dönmüşken o hala oradaydı ve belki de içten içe bunun için minnettardı. Telefon konuşması sürpriz bir şekilde kesildiğinde “Hayır, patronda şu anda toplantıda,” diyerek arkadaşıyla olan samimi konuşmasını sonlandırdı. Konuşmanın tonunu yakından dinleyen Kenzie, “Evet, evet biliyorum,” diyerek iç geçirdi ve devam etti: “Baksana, spor ajanının asistanlığı şaka değil gerçekten beni çok zorluyor.” Henüz hamlesini yapmamıştı ama isteği alevleniyordu: “Hayır, henüz onunla beraber olmadım,” diye itiraf etti arkadaşına telefon üzerinden. “Ama istiyorum… O çok seksi.” Ve işte o an oldu; kapının açılma sesiyle irkildi. Patronun ofise girişiyle adeta zaman durmuştu. “Merhaba Cassie,” dedi patron nazikçe, “Pittsburgh anlaşmasının kontratları hazır mı?” “Evet,” diyerek profesyonelce yanıtladığı soruya rağmen içindeki duyguların coşkusu bastırılamaz bir hal almıştı. Dosyalar masada hazır dururken, patronunun yanında olmak ve ona yakın hissetmek arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Toplantısının nasıl geçtiğini sormasıyla başlayan sohbet birden daha yoğun bir atmosfer kazandı. Patronun “Sence bizim çocuk iyi mi? Parmaklarımız çapraz,” demesiyle gelen cevap ise ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasına sebep olacaktır: “Kesinlikle seninkini aldık.” Kenzie’nin profesyonelliği ve çalışkanlığına hayran kaldığını söylediği anda sessizce gülümseyerek cevap verdi: “Çok meşgulüm biliyorsun.” Birbirlerinin gözlerinin içine dalarken Kenzie kariyerindeki en riskli ama en istekli adımını atmaya hazır hissetti. “İnsanların gerçekten çok çalışmasından hoşlanılıyor mu?” diye sordu Kenzie nazikçe flört edercesine. Patron ise tebessüm ederek “Evet… Ve bu benim için oldukça çekici,” yanıtını verdi. Bu kabullenme ile başlayan ateşli dakikalar ikisinin de unutulmaz anları arasına hızla yazılıyordu; ofis artık sadece iş görüşmelerinin yapıldığı bir yer olmaktan çıkarak iki insan arasında gelişen yoğun duygusal bağların da tanığı olarak kalmıştır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.